Koblenz orta Alamya da Frakfurt ile Köln ortasında bir kent.Frankfurt,Bu üç kent te Ren nehri kıyısında.Koblenz ayrıca Ren ile Mosel nehrinin kesişim noktasında ve bu noktaya Almanya nın burnu (Deutsches Edge ) diyorlar ve burda deev bir heykel var.
Biz Frankfurt ta standart olarak konakladığımız Rüdesheim den trenle Koblenz i günü birlik geziye geldik.Arabamız olmasına rağmen yakın yerlere trenle gezi daha cazip geliyor..
Neyse bir gün önce Alman Demiryolları sitesinden vw telefonumuza indirdiğimiz bahn.de sitesinden tren saatlerine karar verdik ve ertesi sabah Rüdesheim da tren istasyonuna yürüyerek 10 dakikada vardık.Tren saatinde geldi ve bizimle birlikte birçok alışveri arabalı yolcular trene bindi.Koblenz e varıncabunun nedeninin anladık.Rüdesheim hem Frankfurt hen Koblenz e yaklaşık 70 km mesafede.Koblenzde tam alışveriş merkezinde istasyon varken Frankfurt ta ana Gar da iniyorsunuz.Ordan alışveriş için bir metroya daha binmeniz gerekiyor.Koblenz de ise trenden çarşının içine iniyorsunuz.Yolculuk 1 saat ve kişi başı 30€ tek yön ücreti var.
Tren yol boyunca Ren nehri kıyısından gidiyor ve devamlı iki taraftaki şatoları seyrediyorsunuz.Meşhur lorelei heykeli de burda.Tren hızla giderken nehirdeki küçücük adadaki heykelin resmini bile çekmek zor ama görüntüsü güzel.

Adına baladlar bestelenen, şiirler yazılan, heykeller yapılan altın saçlı güzeller güzeli denizkızı “Loreley Efsanesi”nin yaşandığı bölgeye yaklaşıyoruz. Peki bu mitolojik denizkızı Loreley kimdir? Aslında “Loreley”, 132 metre yüksekliğinde Welterbe Oberes Mittelrheintal bölgesinde yer alan St. Goarshausen şehrinin dik eğimli kayalıkların bulunduğu yerin adı. 25 metre derinliğe ve 113 metre genişliğe sahip nehrin bu kıvrımı, dar olması ve derinliği nedeniyle -bugün bile- bölgenin en tehlikeli noktası. En tecrübeli gemicilerin bile korkulu rüyası olan Loreley Burnu, yaşanan pek çok trajedi nedeniyle ünlenir. Ancak günümüzün gelişmiş navigasyon sistemlerine rağmen zaman zaman meydana gelen gemi kazalarını sadece bölgenin coğrafi özelliklerine bağlamak, insanoğlunun hikâye anlatıcılığına elbette pek yakışmaz…
‘Mırıldayan kaya’…
Efsaneye göre, sevgilisi tarafından aldatıldığı için canına kıymak isteyen, saçlarından güneş saçan, güzelliği dillere destan bir kadın vardır. Her nasılsa, piskopos bu kadının güzelliğine hayran kaldığından, onu manastıra gönderir. Sevgilisinin sarayına son bir kez bakmak için kayalıklara tırmanan Loreley, onun kendisinden uzaklaştığını görür ve hemen oracıkta yaşadığı kederden dolayı kendini Ren Nehri’nin azgın sularına bırakır. Bir başka hikâyede, uzun sarı saçlarını tararken şarkılar söyleyen Loreley, gemicileri sesiyle mest edip, dikkatlerini dağıtır. Büyülenmiş gibi gözlerini ve kulaklarını deniz kızından alamayan gemiciler hızla akan nehirde gemilerinin kayalıklara çarpmasına engel olamazlar.
Bu kadar hikaye yeter.Yukarda yazdığımız gibi Koblenz Citycenter istasyonunda inince doğrudan ana alışveri caddesine giriyorsunuz.Bu uzun caddede bütün büyük marketler ,cafler pastahaneler vs var.Bu caddenin sonunda Almanyanın en büyük iki nehrinin birleştiği buruna ve burdaki dev heykele geliyorsunuz.Bu heykel ile ilgili ne okuduysam görünce hepsi boşa gitti.Resme almak nerdeyse imkansıTarif edilemez ancak gömek gerekir.z
Bugün bile nehre karışan şelalerinin sesine dikkat kesilen bazı gemiciler, Loreley’in onlara şarkı mırıldandığını iddia ediyor. Ne de olsa Loreley’in anlamı “mırıldayan kaya” demek.

Evet.Bu kadar deniz kızı yeter.Yukarda yazdığımız gibi Koblenz de direkt çarşı içine trenden ana alışveriş caddesinin başına iniyorsunuz.Bu cadde de bildiğiniz büyük süpermarketler ,kafeler vs var.Caddenin sonunda ise iki nehrin birbirine kavuştuğu Almanya nın burnu var.

Burda Ren ve Mosel nehirleri buluşuyor.Kıyılar güzel tur tekneleri var.Ancak burda sizi büyük bir süpriz bekliyor.Devasa b,r heykel.Fotograf karesine sığdırmak nerdeyse imkansız.
Önce ana caddeden resimler






Birazda Koblenz de Almanyanın burnundan ve burda görmeyi beklemediğim dev heykelden bahsedeyim.


1897’de, Alman İmparatoru I. Wilhelm, ölümünden dokuz yıl sonra, burada dev bir atlı heykel ile onurlandırılmıştır. Heykelde bir Alman şiirinden alıntı yapan bir yazı da vardır: “Nimmer wird das Reich zerstöret, wenn ihr einig seid und treu” (İmparatorluk hiçbir zaman yıkılmayacaktır, siz birlikte ve sadık kaldığınız sürece).
1945’te heykel bir Amerikan topçu mermisi tarafından ağır hasara uğratılmıştı. Kısa süre sonra ise tamamen yıkıldı. 1949’da Batı Almanya ve Doğu Almanya‘nın kurulmasıyla, ülke kapitalist batı ve komünist doğu olarak ikiye bölündü. Birleşik bir Almanya dileğini ifade etmek isteyen cumhurbaşkanı Theodor Heuss Alman Köşesi’ni bir Alman birleşme anıtına dönüştürdü. Tüm eski Alman Länder (devlet) bayrakları, Silezya, Doğu Prusya ve Pomeranya da dahil, buraya yerleştirildi. Eski atlı heykelin yerine de bir Almanya bayrağı konuldu.
Berlin Duvarı‘nın Kasım 1989’da yıkılmasından sonra, duvarın üç parçası anıtın yanına konuldu. 3 Ekim 1990’da yeni federal eyaletlerin amblemleri de buraya eklendi.